10 Kasım 2010 Çarşamba

Tumblr'dan Derleme, Tadımlık Biraz - II

http://fizy.com/#s/1dllik



***

zihnimde bir dörtlükle, bir sahneyle ya da bir replikle uyanırım bazen. kimi zaman uyumuş olmam da gerekmez, insanlarla konuşurken, televizyon izlerken, internette takılırken gelir düşer zihnime bir süre önce hayatımdan çıkıvermiş yine de çok sevdiğim insanların replikleri, sahneleri…

böylece oyun başlar, aynı sahneleri yaratmak için ve aynı cümleleri kullanabilmek için. bir çeşit yad etmek olur böylece. bazen zordur, bazen kolay… ama aynı cümleyi ben de onlar gibi kullanabilirsem kazanmış olurum. bir anımı daha kazanmış, zihnime koymuş olurum.

yaşayarak öğrenirsem unutmam çünkü, sevdiğim insanların kimsenin farkında olmadığı sözlerini böylece unutmamış olurum.

hep benimle kalırlar…


***

Bazen saçma sapan bir hata yaparız. Yanlış insanı seçeriz.

Mesela sarhoş olmamıza rağmen söyleyememişizdir içimizdekileri, sonra her şey deli gibi ters gitmiştir ve tüm domino taşları yıkılmıştır. İçimiz buruk kalır, nefes alamayız, mektuplar yazarız da yazarız. Ben tam on tane yazmıştım mesela, küçüklüğümden beri mektuplarla dolu bir defterin ya da günlüğün her şeyi çözeceğine inanırım çünkü. Esas oğlan, esas kızın yazdıklarını bulur ve da daaaam mutlu son… falan olmaz tabi. Neyse yazdığım mektuplar içimde patladı tabi, başka bir şekilde mutlu olduğumu sandığım bir an yırtmıştım hepsini, ilginçtir on tane olduklarını da o zaman anladım.

Ne kadar mektup yazdığımı anlamam için yırtmam gerekiyormuş meğerse onları…

Bir gün, ki hala kaç mektup olduğunu unutmamışken, bir şey olur ve farkederiz ki, seçmediğimiz yol, kıl payı kurtulduğumuz hatadır. Daha büyüktür, balçıkla dolu bir çukurdur.

En azından birinden çırpınarak çıkmışızdır, çünkü öylesine kesindir ki diğerinin çırpındıkça bizi içine çekeceği, nefes aldırmayacağı.

Oysa aklımızın ucundan bile geçmezdi değil mi, o taraf dünyanın en güvenli yeriydi… değildi… hiç de güvenli değildi, dünyanın en boktan yeriydi.

***

Hani gerçekleşmeyen şeyler için derler ya “olmaması gerekiyordu.” diye… Bazen diyorum ki ya öyle değilse, aslında olması gerekiyorsa… Ya evrende milyonlarca ayrıntının bir bütünü olarak milyarda bir rastlanan bir hata oluştuysa ve karşılaşamadıysak mesela, o lafı söyleyemediysem ben, x kişisi yapması gerekeni yapmadıysa, y kişisi yanlış yola saptıysa… ya yanlış yere yıldırım düşdüyse ve dağılan dikkatler sonucu unutulduysak, kaderimizin yönü yanlışlıkla değiştiyse, ne olacak peki? Hangisi aslında yaşamamız gereken oldu şimdi?

Başınıza gelen bir sürü aksiliği düşünsenize, çok mu imkansız?

Ya kim vurduya gittiysek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails