3 Aralık 2011 Cumartesi

Deneme | Günahlarla Yaşamak


Kafamda bir karakter yaratıp onun ağzından bir şeyler yazmayı sevdiğimi biliyorsunuz kuşkusuz. Farklılaşmaya çalışmak oldukça büyüleyici, doğum gibi; ancak daha farklı. Kendinizden oldukça farklı bir çocuk doğurmaya çalışmak lakin kendinizi onun yerine koymak. O yüzden çok sevmeme rağmen fazla
yazamıyorum. Yazdığım ve farklılaştırabildiğim, yeterince kendimden uzaklaştırabildiklerimi de buraya koyuyorum. Akıl vermeye çalışmak gibi bir amacım hiç olmadı, kaldı ki bunu yapabilecek son kişilerden olabilirim.
Başkalarının eşyalarını karıştırmak bile zevkliyken iç sesini dinlemek çok büyük bir haz.
Yazının şarkısı Halil Sezai - Olsun

***

İnsanın içinde hep bir günahı barındırması, hep kötü bir yanının olması, karanlık bir tarafın sürekli eşlik etmesi yaşanan tüm mutluluklara. Yorucu, oldukça yorucu. Kimi parçalarımız, kimi duygularımız bizi ağırlaştırmak üzere harekete geçmiş gibi değil mi? İçinde bir ağırlıkla yüzmeye çalışmak gibi bazen hayat ve tuzlu su, bilimin söylediklerinin aksine kaldırma kuvveti uygulamıyor gibi üstünüze.


İnsanın içinde hep bir şeyleri taşıması ve yaşamaya onlarla devam etmesi zor. Bilhassa bir balçıkla yaşamak imkânsızlaşıyor bazen, çamuru seyreltmek gerekiyor. Tamamen temizlemek hayli zor, öyle bir ihtimali söz konusu etmek bir çocukça geldi bana. Olabildiğince seyreltik günahlar barındırmaya çalışmak gerek, bataklığa dönüşmeyi olabildiğince engellemek… Bu kadar karamsarlık içerdiğini düşünmeyin lütfen, bilakis seyrelmekten, berraklaşmaktan bahsediyorum. Yalnızca bir damla çamurun karıştığı suyu tamamen aklayamayacağımızı biliyorum.

Lakin hepimizin içinde bir günah var, sadece kimimiz saklanma konusunda üstat olduğumuzdan güçlü ve sağlam durma hususunda zorluk çekmiyoruz. Kimimiz ise paniğe, sinire, gerginliğe, aşka, bazen kahkahalara, abartılı duygusal durumlara kapılıyoruz. Olumlu ya da olumsuz tepkilerle örtebileceğimizi düşündüğümüz bir yanımız var içimizde hepimizin. Öyle değil mi? Hemen muhalif bir çizgiye yürümeden; kendinizi anlatamadığınız, anlatmadığınız, çünkü sakladığınız kişileri düşünün. O kadar da uzağınızda olmasalar gerek…

Tek yapabileceğiniz olabildiğince aklamak kendinizi, bunun için daha sevecen, daha pozitif, daha aşık biri olmak. Aldatan bir adamın, karısına aşırı ilgi göstermesi gibi. Vicdan rahatlatma, içinizdeki günahı besleme. Beslemek gerek ki, aç kalıp da sizi sindirmesin. Ben günahlarımı maskelerimle örtüyorum, içimdeki canavarı beslemezsem; sadece beni değil, sizi de yok eder. O yüzden sizin de böyle ayak uydurmanız tüm bu oyunlara. Oyun oynamayı sevdiğinizden değil, canınızı kurtarmayı seçtiğinizden ve bir gün kendinizi aklama çabanızda bana ihtiyacınız olacağını bildiğinizden. Birlikte yaşamak, birlikte oynamak gibi bir iş birliği getiriyor beraberinde.

Hep bir günahla yaşamak, ağırlıklarla yaşamak, hüzünlerle yaşamak… Tek istediğimiz suyu biraz daha berraklaştırmak, kendimizi aklamak. Vicdanımızı bizi sindirmeden beslemek… Zor iş, oldukça uğraş gerektiren bir iş. Neyse bu kadar da dertlenmeyin aklayacağım diye kendimi, yaşamak kolay dememişti kimse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails