Günün birinde çoook eskilerde mutluyken de yazabilirdim ben, ohooo yazdığım en güzel şeylerdi belki... Belki de şu an hiçbiri durmadığından uydurmak kolay geliyor. Allah bilir, şimdi görsem kendi salaklığıma küfrederim. Hep şuna inanırım, yazdıklarım beni mutlu etse de, bana acı verse de, hatta içimden çıkarken etimi koparır gibi acı verse de benden koptuklarında organikleşir ve yaşamaya başlarlar... Onlara mekanik şeylermiş gibi muamele edemem... edemezmişim yani...
Bunu anlamam, bir şeylere her sinirlendiğimde yazdıklarımın çöp sepetini boylamasından bir süre sonra oldu... Sonra mutluyken adam gibi yazamaz oldum... O yüzden Çıkmaz Sokak Mayıs '09 'dan Ağustos '10 'a kadar sürdü.
Kendi yazdıklarım çöpü boylamaktan sıkılmış olmalılar, o yüzden mutluyken gözükmüyorlar ortalarda. Canları sağolsun, onlara söz geçire(bile)cek değilim, nasıl olsa... Yazdıklarım beni lanetlemiş olmalı, çok derin bir psikoz yaşamazsam çağıramıyorum demek ki onları... Rutinin bozulmuş olması, bir şeylerin derimi tatlı tatlı kaşıması gerekiyor demek ki ... Belki...
İyi yanından bakalım, bahar geldi pollyanna oldum; ya da pollyanna'yı yuttum, yazamamamın da iyi bir yönü var, pürüzsüz mutluluğu aramıyorum; inanmıyorum kendisine kusura bakmasın da... Yine de iyiyiz, iyi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder