Yazının şarkısı Dido'dan The Day Before The Day
"Çünkü prenses bilir ki prensten daha iyisi yoktur masalda ve prens de bilir ki en harika eş onundur bu kitapta."
***
Yazmam için bana fikir veren şeyi söylediğimde bana istediğiniz tarafınızla gülebilirsiniz.
Bu aralar Grey’s Anatomy’yi izlemeye başladım ve sonra Show tv’yi açtığımda onun bize uyarlanmış versiyonu olan Doktorlar’ı gördüm. Neredeyse birebir uyarlamışlar, ilişkiler hariç… Bizdekiler masalsı, erkek kadını seviyor ve bu. Bu kadar, her dakika, her saniye kafası hiç karışmadan sevebiliyor. Eğer dün gece bir başkasıyla yattıysa deli gibi içmiş ve aldatıldığını zannediyor, aşıksa hiçbir zaafı yok; sadece seviyor.
Bize hep böylesini dikte ettiler. Bizi bekleyen birisi var ve bizler onu gördüğümüz an anlayacağız, bu yüzden düşünüyoruz bazen bu adam / kadın yıllardır etrafımdaydı, neden o zaman değil de şimdi. Öyle ya prens ve prenses birbirlerini gördükleri anda tanırlar, bilirler. Onlar şanslıydı sanırım, prensin garip bir taytı ve prensesin güzel bir elbisesi vardı.
Gerçekten hayatımızı geçireceğimiz insanı bulduğumuzda onu görür görmez anlamamız, birkaç saniye içinde kendisinden etkilenmemiz, kaçan kovalanır oyunlarıyla birkaç hafta içinde birbirimize kör kütük aşık olmamız ve ömrümüzün sonuna kadar en küçük bir endişe, karartı yaşamadan onu sevmemiz gerekiyor…
Oysa bazen uzun yıllar bizi etkilemeyen insanlardan bir olay sonucu ya da hiçbir nedeni olmadan hoşlanmaya başlıyoruz, aşık olmamız için zaman geçmesi gerekiyor. Duygularımızın zayıf olduğu zamanları yaşıyoruz, onunla da olur onsuz da diyoruz, gelgitler yaşıyoruz, kimi zaman yüreğimiz soğuyor, duygularımız azalıyor…
Bir insana her saniye aşık olmak mümkün mü?
Romeo, Julliet’e her saniye aşık mıydı?
Julliet, Romeo’dan daha iyisini bulabileceğini düşünmez miydi acaba?
Hayır, aşık olacağımız kişileri görür görmez tanımıyoruz… Görür görmez hayatlarımızı onlarla doldurmuyoruz ya da görür görmez dikkatlerimizi çekmiyor.
Defalarca düşünüyoruz, bu işin devamı yok diye…
Belki bizler hiçbir zaman Türk dizilerindeki pürüzsüz seven insanlardan olamayacağız. Ne yani, yıllar öncesinden bir zaafınız çıka gelse hiç mi karışmaz kafanız ya da birinden etkilenmek imkansız mı bir başkasına aşıkken?
Biz kadınlara böyle hikâyeler anlatıyorsunuz ve biz de inanıyoruz bazen. Zannediyoruz ki içimizde hiçbir şüphe yoksa o doğrudur, şüpheleniyorsan mutlaka biter. Mutlu değilsin.
Pürüzsüzlük anlatılıyor bize. Pürüzsüz aşık olmalısın. “Bak var böyle bir şey, ona göre.” deniliyor… Kavga ediyorsan bu yanlış anlama yüzünden olmalı, yoksa senin içinde en ufak bir karmaşa olduğundan değil. Onun bir şeyinden şikayet ettiğin için değil ya da birbirimize tamamen açılabiliyor olmalıyız, sır saklıyorsan o ilişki bir gün biter. Yapmayın, böyle masallar anlatmayın kadınlara… Kadınlara diyorum, çünkü erkekler böyle bir şeyin varlığını düşünmüyorlardır bile herhalde.
Aynı anda kafası bu kadar çok şeytanlıklara çalışan ama bu kadar da saftirik bir cinsiz… Bu yüzden bizi anlayamıyorsunuz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder