28 Haziran 2012 Perşembe

Tumblr'dan Derleme, Tadımlık Biraz IV

Ne zamandır Tumblr derlemeleri yapmıyordum, burası benim için dijital dünyada yazdıklarımın bir nevi arşivi olduğundan bu derlemeleri seviyorum...


Her neyse derlemenin şarkısı Tennis'den High Road


***
Bazen yazarken beni sadece kendi ülkemden insanların anlaması garip geliyor. Bir fotoğrafa baktığımızda nerede yaşıyor olursak olalım bir şeyler anlayabiliyoruz, aynı gözlerle bakıyoruz. Görmek evrensel. Lakin konuşmak ya da okumak değil. Aynı şeyleri görüyoruz, belki tamamen aynı şeyleri hissediyoruz; ancak birbirimizin anlayamayacağı şekilde ifade ediyoruz. Bu zaman zaman renkli görünse de saçma gelmiyor değil. 


***



uzun süredir dinlemediğim, sonra birden bire aklıma gelen, kendimi durup dururken mırıldanırken bulduğum şarkıları seviyorum.çünkü hafızam tetikleyicilerle çalışıyor ve o an milyonlarca görüntü, his ve ses beynimin gerisinden bir yerinden çıkıp geliyor. Ve gözlerimin önünden beşer onar düşmeye başlıyor.
bir sürü yaşanmışlık geliyor.
en büyük korkularımdan biri bir gün alzheimer olmak sanırım. 
***
“organizational learning” diye bir olgu görmüştük yönetim organizasyon ve yönetim bilgi sistemleri derslerimizde. Hatta tekerleği yeniden keşfetmeye gerek olmadığını falan anlatıyordu, esprili bir dille notlarda…
Sanırım ilişkilerde hiçbir deneyimleme ya da öğrenme diye bir şey yok. Söz konusu ikili ilişkiler olduğunda hepimizin hafızası japon balıklarından beter. Bazen her şeyi aynen, tekrar tekrar yaşıyoruz. Aynı tartışmaları, aynı sorunları... Çözdüğümüz zannettiğimiz, anladığımız zannettiğimiz hataları ve yanlışları tekrar tekrar yapabiliyoruz. Deney faresi, bir süre sonra elektrik akımının olduğu yöne gitmezken; güvercin resmin stilinden o resmin ressamını öğrenebilirken tekrarlama bazen yeterli olmayabiliyor.  
Üstelik öğrenen sistemlerin insan beyni örnek alınarak yapılmasına karşın...
İkili ilişkilerde hafızanın sıfırlanması an meselesi... Öyle ya karşımızdaki ufak bir hata yaptığında birden bizi "hiç sevmiyor" ya da "hiç değer vermiyor" konumuna gelebiliyor. 
Organizasyonlar, sistemler öğreniyor; ilişkiler unutuyor...
***
Bazen karşındaki seni suçlarken, aşağılarken susuyorsun. Aslında sen daha fazlasını bilirken, elindeki koz daha güçlüyken, onu dağıtabilecek kadar kuvvetliyken. Düşündüğün, umursadığın onu dağıtmak değil aksine her şeyi bir arada tutabilmek oluyor çünkü. İntikam alayım derken tüm gemileri yakmamak için susuyorsun. Elindeki kozun gücünden eziliyor ve susuyorsun. Elinin fazla kuvvetli olmasının da kötü yanları var… 
O çözülebileceğini umduğu için konuşur, sen çözümü olmadığını bildiğin için susarsın.
Fazla güçlü olmak iyi değil, ezici…
Sorunlar çoğu çözülmez, inkar edip görmezden gelmek daha pratik ve etkili.

Hamiş: Derslerde öğrendiklerimi yazdıklarımda bu kadar çok kullanıyorsam bence hocalarıma teşekkür etmeliyim. :)
Fotoğraflar Maja P. ve Eimear'dan, çok zıt olmaları hoşuma gitti...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails